
2020 - 2021 Yks Hazırlık

Hazırsanız Başlıyoruz..
TYT 2021 SAYACI GERİ SAYIM-KAÇ GÜN KALDI??

İslamiyet’ten Önceki Türk Edebiyatı
İslam’dan önceki Türk edebiyatı tarihin karanlık devirlerinden, İslamiyet’in kabul edildiği 8.-11. yüzyıla kadar sürer. Destanlar bu dönemde oldukça yaygın olduğundan bu döneme “destan dönemi” de denir.
İslamiyet’in Kabulünden Önceki Türk Edebiyatının Genel Özellikleri
.Bilinmeyen dönemlerde başlayan bu dönem, 11. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür.
.Yabancı etkilerden uzak kalmış bir edebiyat dönemidir.
.Dönemin oluşumunda Şamanizm, Maniheizm ve Budizm gibi dinlerin etkisi vardır.
Sözlü Dönem Edebiyatı
Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönemde, Türk toplumlarında ozan denen saz şairleri bulunurdu. Bunlar dinî törenlerde ve bütün sosyal etkinliklerde şiir söyler, destan okurlardı. Böylece dilden dile dolaşan bir şiir geleneği oluşmuş, tarih boyunca tüm kültür değişmelerine rağmen yok olmayan bu gelenek günümüze kadar kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür.
.Daha çok doğa, aşk, kahramanlık, yiğitlik ve ölüm konuları işlenmiştir.
.Nazım birimi dörtlük “tür.
.Sözlü edebiyat döneminde kavmi özellikler görülür
.Sözlü ürünlerin ortaya çıkmasında dini törenler etkilidir.
Yazılı Dönem Edebiyatı
Yazıya ilk aktarılan eserlerin bulunduğu dönemdir. Türkçe yazılı belgeler 6. yüzyıldan kalan Yenisey ve 8. yüzyıldan kalan Orhun Yazıtları’dır (Köktürk Kitabeleri). Orhun Yazıtları, Türklerin edebî değer taşıyan ilk yazılı metinleridir. Yazıtlarda kullanılan dil. bütün dış etkilerden uzak, saf Türkçedir. Uygur yazıtları da bu dönemin eserlerindendir. Bu dönemde Türkler kendi alfabelerini (Göktürk, Uygur) kullanmışlardır.
-
Türklerin yazıyı kullanmasıyla başlar.
-
Yazılı dönem eserlerinde edebi bir dil kullanılmıştır.
-
Yazılı eserlerde döneme özgü özellikler görülür.
-
Bu dönemde hem dini hem din dışı konular işlenmiştir.
İslami Dönem Türk Edebiyatı
Türkler 10. yüzyıldan itibaren kitleler hâlinde İslamiyet’i kabul etmeye başlamış ve İslam kültürünün etkisiyle yavaş yavaş yeni bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Kendine özgü nitelikleri ve kurallarıyla 'Divan Edebiyatı" adını verdiğimiz dönemin oluşumu 13. yüzyılda başlar. Daha sonra bu edebiyat anlayışı 19. yüzyıla kadar etkin bir şekilde varlığını sürdürür. Diğer yandan, İslamiyet’ten önceki "Sözlü Edebiyat Dönemi", İslam kültürünün etkisiyle içerisinde küçük değişimlere uğrayarak "Halk Edebiyatı" adıyla gelişimini sürdürmüştür. Yani, bir anlamda "Halk Edebiyatı' dediğimiz edebiyat, İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı altındaki yeni şeklidir. Türklerin Müslüman olduğunu kabul ettiğimiz 10. yüzyıl ile divan edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 13. yüzyıl arasında İslamiyet’in etkisi altında verilmiş olan, bir anlamda geçiş dönemi ürünleri dediğimiz ilk eserler yer almaktadır.
Divan Edebiyatı
Klasik edebiyat, yüksek zümre edebiyatı olarak da bilinen Divan edebiyatı, Türklerin 13. ve 19. yüzyıllar arasında Anadolu’da oluşturdukları İslam kültürünün ortak özelliklerini yansıtan, geniş ölçüde Arap ve Fars edebiyatlarının etkisini taşıyan bir dönemdir. Şairler, eserlerini “Divan” adı verilen kitapta topladıkları için bu ismi almıştır. Divan şairleri, Arap ve İran edebiyatından aldıkları nazım biçimlerini kendi duyuş ve düşünüşlerine göre kullanmışlardır.
Divan edebiyatı, Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra oluşmuş bir edebiyattır. Bundan dolayı din, Allah, peygamber, tasavvuf vb. konular bu edebiyatta önemli bir yer tutar. Divan şairleri, çoğunlukla medrese kültürüyle yetişmiştir. Divan şairlerinin işlediği en önemli konuların başında aşk gelir. Şiirlerde çoğunlukla ‘Allah aşkı. peygamber aşkı” işlenmiştir. Divan şiirinde bir kişiye duyulan ve mecazi aşk olarak nitelenen aşk da ele alınır. Ancak mecazi aşk da çoğunlukla Allah aşkına (ilahi aşk) dönüşür.
Divan edebiyatında şiire, düzyazıdan daha çok önem verilmiştir. Ancak bu, divan edebiyatında nesir olmadığı anlamına gelmemelidir. Çünkü divan edebiyatında nesir alanında da eserler verilmiştir.
Divan Edebiyatının Genel Özellikleri
Divan Şiiri
-
Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
-
Daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
-
“Sanat için sanat.” anlayışı egemendir.
-
Konudan çok konunun işleniş biçimi önemsenmiştir.
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri
Nazım biçimi, şiirlerin ölçüsü, uyak düzeni, nazım birimi gibi biçimsel öğelerle kazandığı dış özelliğin genel adıdır. Divan edebiyatında nazım biçimleri “şarkı ve tuyuğ”un dışında Arap edebiyatı kaynaklıdır. Arap edebiyatındaki kaside, gazel gibi nazım biçimleri önce İran edebiyatına geçmiş, oradan da Türk edebiyatına girmiştir.
Nazım Birimi Beyit Olan Nazım Biçimleri
1. Gazel
Divan şiirinde en çok kullanılan nazım şeklidir. Sözlük anlamı “kadınlarla âşıkane sohbet etmek’tir. Aşk, sevgi, güzellik ve şarap konularını işleyen lirik şiirlerdir. Nazım birimi beyittir. Beyit sayısı genellikle 5-15 arasındadır. Kafiye düzeni, ‘aa, ba, ca, da…” biçimindedir. Beyitler arasında genellikle konu bütünlüğü olmaz. Ama beyitler arasında anlam ilgisi olmasına dikkat edilir. Bunu kafiye ve redif sağlar. Gazelde bütün beyitler aynı konuyu işliyorsa bu tür gazellere “yek-ahenk” denir. Bütün beyitler aynı söyleyiş güzelliğindeyse bu tür gazellere de “yek-avaz” denir. Gazelin ilk beytine ‘matla” (doğuş yeri), son beytine “makta” (kesme yeri, sonuç) denir. Şairin mahlasını söylediği beyte (genellikle son beyit) “mahlâs beyti” denir. Gazelin en güzel beytine de “beytül gazel” ya da “şah-beyit” denir. Kimi gazellerde dize ortalarında kafiyelenme görülebilir. Bu tür gazellere musammat gazel denir. Divan edebiyatında Fuzuli, Baki, Nedim, Necati, Taşlıcalı Yahya, Naili ve Şeyh Galip önemli gazel şairleridir.
2. Kaside
elime anlamı “kastetmek, yönelmek”tir. Kaside, belli bir amaçla yazılmış şiirlerdir. Beyitler hâlinde yazılır. Genellikle din ve devlet büyüklerini övmek için yazılır. Beyit sayısı çoğunlukla 33 ile 99 arasındadır. Kafiyelenişi gazeldeki gibidir: aa, ba, ca, da…” İlk beytine ‘matla”; son beytine ‘makta”; en güzel beytine “beytül kasid”; şairin adının ya da mahlasının geçtiği beyte de “taç-beyit” denir. Nef’i, kasideleriyle ünlü bir Divan şairidir. Türüne, giriş bölümünün konusuna veya redifine göre isimlendirilebilir. Rediflerine göre: Su Kasidesi (Fuzulî), Güneş Kasidesi (Ahmet Paşa)… Konularına göre tevhit, münacat, naat, methiye olmak üzere türlere ayrılabilir. Nesib (teşbib), girizgâh, tegazzül, methiye, fahriye, dua bölümlerinden oluşur.
Nesib (teşbib): Kasidenin giriş bölümüdür. Bir tabiat tasvirinin yapıldığı veya sevgilinin güzelliklerinin anlatıldığı bölümdür. Bu bölümün konuları bahar, kış, yaz, Ramazan, bayram, nevruz, gül, sümbül, güneş, söz ustalığı, kalem, gece, savaş, at veya bir güzel olabilir. Kasideler bu bölümde ele alınan konuya göre adlandırılır.
3. Kıta
İki beyitten oluşan nazım biçimidir. Kelime anlamı “parça, bölük, cüz’dür. Kafiye düzeni uxaxa” şeklindedir. Değişik konularda yazılır. Önemli bir düşünce, hikmet, nükte, yergi vb. konular işlenir. Beyitler arasında anlam birliği vardır. Şairin mahlası bulunmaz.
4. Müstezat
Kelime anlamı “artmış. çoğalmış”tır. Bu nazım şekli, gazelin özel biçimidir. Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır. Her beyti, bir uzun, bir kısa; tekrar bir uzun, bir kısa biçiminde dizelerden oluşur. Uzun dizelere eklenen kısa mısralara “ziyade” adı verilir. Aşk, ayrılık, doğa güzelliği vb. konularda söylenir. Kafiye düzeni genellikle aa(a) a (a) – b(b) a(a) – c(c) a(a) – d(d) a(a) -…” biçimindedir.
Nazım Birimi Dörtlük Olan Nazım Biçimleri
Aruzun kendine özgü kalıplarıyla yazılan, dört dizeden oluşan bir nazım şeklidir. Uyak düzeni manide olduğu gibi “aaxa” şeklindedir. Rubaide daha çok felsefe ve tasavvufla ilgili düşünceler, dünya görüşü, bir nükte işlenir. Az sözle çok şey ifade etmek amaçlandığından rubaide anlam yoğunluğu vardır. Şairler rubaide mahlas söylemez. Bu türün en büyük şairi Ömer Hayyam’dır. Azmizade Haleti, yazdığı bin kadar rubai ile Osmanlı Döneminin en büyük rubai şairi olarak tanınır. Cumhuriyet Döneminin en büyük rubai ustası ise Yahya Kemal Beyatlı’dır.
2. Tuyuğ
Türklerin divan edebiyatına kazandırdıkları nazım şeklidir. Uyak düzeni “aaxa” şeklindedir. Halk edebiyatında maninin, divan edebiyatında ise rubainin karşılığı olarak görülür. Rubai gibi tek dörtlükten oluşan tuyuğ, aruzun sadece “fâilâtün, fâilâtün, fâilün” kalıbıyla yazılır. Rubaide olduğu gibi düşünce ağırlıklı konular işlenir. Divan edebiyatında Kadı Burhaneddin bu türün en önemli şairidir.
3. Murabba
Dörder dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. Uyak düzeni “aaaa, bbba, ccca…” şeklindedir. Bazı murabbalarda birinci dörtlüğün son dizesi, diğer dörtlüklerde tekrar eder, yani nakarat şeklindedir. Övgü, yergilerde; dinî ve öğretici konularda yazılan murabbalar çoğunlukla 6-7 dörtlükten oluşur. Tanzimat dönemi sanatçısı Namık Kemal, murabba nazım şeklinin edebiyatımızdaki en önemli ismidir.
4. Şarkı
Şarkı, Türklerin divan şiirine kazandırdığı bir nazım şeklidir. Bestelenmek için yazıldığından dili sadedir. Halk edebiyatındaki türkünün karşılığı olan şarkı genellikle 3-5 dörtlükten oluşur. Uyak düzeni ‘abab, cccb, dddb…” şeklindedir. İlk dörtlüğün son dizesi diğer dörtlüklerde tekrar eder, yani nakarattır. Şarkının üçüncü dizesine miyan denir. Aşk ve sevgi konusunun işlendiği şarkılarda şair, son dörtlükte mahlasını söyler. Nedim bu türün en başarılı şairidir.